SERVİS ÜCRETLERİNE DİKKAT !
Yarın okullar açılıyor, çocuklarını servis aracılığı ile gönderecek veliler servis işletmecisi firma ile anlaşma yapacaklar ve çocuklarını servis şoförlerine emanet edecekler.
Bu yazımın temeli söz konusu anlaşmanın velilerimizi / tüketicilerimizi mağdur etmeyecek şekilde, kanun ve yönetmeliklere uygun olarak imzalamaları amacını taşımaktadır.
Her eğitim-öğretim döneminin başlangıcında yaşandığı ve basına yansıdığı üzere biliyoruz ki;
Servis işletmecisi firmalar tüketicileri İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından belirlenen ücretlerin çok üstünde fiyatlar ile sözleşme yapmaya zorlamakta, km’yi yönergeye aykırı şekilde tespit etmeye ve servis ücretini peşin olarak ya da tek ödeme şeklinde tahsil etmeye çalışmakta ve tüketiciye yapılması gereken indirimi yapmamakta fiyatlar konusunda belirli tarihler vermekte ve bu tarihe kadar sözleşme yapılmadığı takdirde fiyatın artacağı belirtilmekte ve fahiş ücret taleplerini kabul etmeyen tüketicilerin çocuklarının servis kayıtlarını yapmamaktadırlar.
Her yıl hiç eksilmeden devam eden bu şikâyetler bağlamında tüketicilerimizin mağduriyete ve hak kaybına uğramaması için yapması gereken hususlar aşağıda özetlenmiştir.
1- 2019 – 2020 Eğitim ve öğretim yılında uygulanacak okul servis ücretleri Ulaşım Koordinasyon Merkezi [ UKOME ] kararı ile 5216 sayılı kanunun 7.maddesinin f fıkrası ve 5362 sayılı yasanın 62.maddesine istinaden belirlenmiştir.
2- İ.B.B tarafından belirlenen ücretler özel ve resmi eğitim kurumlarında hizmet veren okul servis araçları için bağlayıcıdır.
3- Okul aile birlikleri ve okul idareleri tarife üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunamazlar.
4- Tüketiciler servis / ya da taşıma sözleşmesi imzalanmadan önce servisin ana güzergâhını öğrenmek ve söz konusu güzergâh üzerinden evi ile okul arasında ki tek yönde gidiş km’sini tespit etmek zorundadır.Bu tespit yapılırken ev ile okul arasında ulaşılabilir en yakın otobüs ve minibüs güzergah uzunluğunun dikkate alınması gerekmektedir.
5- Mesafe tespitinde servis hizmetini alan öğrencilerin evlerinden tek tek alınırken dolaşılan yol değil, öğrencinin evi ile okul arasındaki ulaşılabilir en yakın km esas alınmalıdır.Bunun dışındaki taşımacı tarafından yapılacak açıklamalar fiyat tespitinde dikkate değer olarak alınmamalıdır.
6- Tüketicilerimiz sözleşme imzalanma esnasında daha önce tespit ettikleri km’ye uygun fiyat tarifesinin sözleşmede yer alıp, almadığını kontrol etmeli, yer almıyorsa servis işletmecisi firmayı doğru ve geçerli fiyattan sözleşme yapması için uyarmalıdır.Söz konusu sözleşmenin 2017 yılında yayımlanan “ Taşımacı ile öğrenci velisi arasında okul servis taşımacılığı tip sözleşmesi” olmasına mutlaka dikkat edilmesinde fayda vardır.
7- Okul servis ücretleri tarifesi üzerinde sözleşmede yer alan ücrete ilişkin şart, tüketici açısından haksız şart olduğundan geçerli değildir
8- İmzalanmış ve aykırı fiyat içeren sözleşmenin tüketiciler tarafından borçlar kanununun 21.maddesine göre fesih edilmesi imkan dahilindedir ve bu şekilde sözleşme imzalayan tüm tüketicilerin belirtilen maddeye dayanarak hukuki hakları çerçevesinde sözleşmeleri fesih etmeleri ve UKOME’nin belirlediği tarifeden söz konusu hizmeti almaya devam etmeleri için girişimde bulunmaları mümkündür.
9- Tüketiciler haksız bir talep ile karşılaştıklarında miktar itibariyle ilçelerde kaymakamlıklar, illerde ise Sanayi Ticaret İl Müdürlüklerindeki Tüketici hakem heyetlerine başvurabilirler. Hak arama mücadelesini sağlıklı yapabilmek için mutlaka fatura alınmalı ve söz konusu fatura üzerinde güzergah bilgisi ve km detayının yer almasına dikkat edilmelidir.
10- Tarife üzerinde fiyat talep eden Servis İşletmecisi firmalara İ.B.B’nin Öğrenci ve personel servis taşımacılığı yönergesinin ilgili maddelerine istinaden 1.ve 2.İhlaller ile 3.ve sonrasındaki tekrarlar için hem taşımacı firma ve hem sürücü/şoförlere ayrı ayrı yaptırımlar uygulandığının bilinmesinde fayda vardır.
11- Genelde okul idareleri öğrenci velilerinin karşısına anlaşma yaptıkları tek bir servis işletmecisi firma çıkarmakta ve velilerin seçim yapma şansını ortadan kaldırmaktadırlar ve anlaşma yapılan servis işletmecisi dışında diğer servis araçlarını “KORSAN” olarak ilan etmektedirler ve bu yüzden tüketicilerin seçim yapma şansı olmadığından haksız ve yersiz fiyat içeren sözleşmeleri zorunlu olarak imzalatmaktadırlar.Böyle bir durumda dahi tüketicilerimiz ilgili servis işletmecisi firmayı ve ilgili okul idaresini UKOME’ye,Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü’ne [ TUHİM ] ihbar etmelidir.
12- Mağdur edilen, fahiş fiyat talep edilen,fahiş fiyat taleplerini kabul etmediği için servislere kaydı yapılmayan / alınmayan velilerin / tüketicilerin mutlaka ilgili makamlara şikayette bulunmalarını ve haklarını sonuna kadar aramalarını ve bu konuda hak arama yollarının açık olduğunu önemle belirtirim.
Satın Aldığınız Ürünün Garanti Belgesini Almazsanız Ne Olur?
Diğer yandan esnaflardan alışveriş yapan tüketicilerimiz “Garanti Belgesi” talep edince esnaf kardeşlerimizden “Garantisi benim abla, aksilik olursa gel beni bul” cevabı ile karşılaşmışlardır.
Haksızlıkların çok yoğun olarak yaşandığı bugünkü eko-sistem içerisinde yukarıda yer alan yaklaşımların tüketicilerimizi korumadığı çok açıktır.
Öncelikle faturanın garanti belgesi yerine geçmediğini ve geçmeyeceğini belirtmemiz gerekmektedir. Sebebine gelince bir Üretici – İmalatçı ve İthalatçı ürettiği ya da ithal ettiği mal için mutlaka “GARANTİ BELGESİ” almak zorundadır ve söz konusu GARANTİ BELGESİNİ alabilmek için çok ciddi ve uzun bir süreçten geçerek tüm yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir.
En basit ifadesi ile ürettiği ya da ithal ettiği mal için Türkiye’nin yedi ayrı bölgesinde bakanlığın belirlediği sayıda servis istasyonu kurması, bu servis istasyonlarında belirlenen sayıda teknik eleman çalıştırması ve satış sonrası hizmet verebilmesi için asgari olarak bulundurması gereken makine ve teçhizatların tamamını temin etmesi ve tüm bu talep edilenleri yerine getirdikten sonra “SATIŞ SONRASI HİZMET YETERLİLİK BELGESİ” almaya hak kazanması ve hatta TSE nezdinde de “ TSE HİZMET YERİ YETERLİLİK BELGESİ’ne” sahip olması talep edilmekte ve tüm bu süreçler başarılı bir şekilde tamamlandıktan sonra “ GARANTİ BELGESİNE” hak kazanmaktadırlar.
Yukarıda izah edildiği üzere “ GARANTİ BELGESİ” başlı başına 2 yıl boyunca söz konusu malda meydana gelen üretim hatalarına karşı sizi koruyan en önemli doküman olarak mevzuatımızda yer almaktadır.
Bu sebeple satın aldığınız her ürünü mağazadan çıkmadan önce mutlaka kutusundan çıkararak fiziken kontrol ediniz/ettiriniz, söz konusu ürün ile birlikte verilmesi gereken [bağlantı kablosu, enerji kablosu ve diğer] ekipmanların var olup olmadığını, satın aldığınız üründe fiziken bir çizik, çatlak ya da ezik olup, olmadığını ve en önemlisi çalışıp, çalışmadığını kontrol etmek ve tüm bu saydıklarımız tam olarak mevcut ise bu sürecin sonunda söz konusu garanti belgesinin satın aldığınız ürünün fatura tarih ve seri numarası ile donatılmış şekilde kaşe ve imza altına alınmasını sağlamanız gerekmektedir.
Tüm bu iş ve işlemleri tamamlamadan mağazadan ayrılmanız ve eve geldiğinizde üründe çizik, çatlak kırılma ve bunun gibi bir hata görmeniz durumunda bu hususların mağazadan çıktıktan sonra var olduğu kabul edilecek ve hak arama mücadelenizde size ciddi sorunlar yaşatacaktır.
Ayrıca satın aldığınız üründe hata çıkması ve seçimlik haklarınızın kullanılması bağlamında satıcı-imalatçı ve ithalatçının talebinizi yerine getirmemesi ve yaşadığınız mağduriyetin giderilmesi yönünde bir yaklaşım sergilememesi durumunda Tüketici Sorunları Hakem Heyeti ya da Tüketici Mahkemesi’ne müracaatınız esnasında sizden ürünün “faturası, garanti belgesi, ödeme belgesi, mağduriyetinizin giderilmesi ile ilgili satıcı, imalatçı, ithalatçı ile yaptığınız tüm yazışmalar” talep edilecektir.
İlgili hakem heyeti ve mahkeme; kararını verirken tüm bu belgeleri inceleyecek ve hakkınızda karar verecektir ve ilgili kurumlar ürüne ilişkin faturayı garanti belgesi olarak kabul etmeyecektir.
Bu sebeple satın aldığınız her ürünün “GARANTİ BELGESİNİ” talep ediniz ve kaşe/imza ile donatılmasını sağlayarak, en az 2 yıl süre ile saklayınız.
HAKLARINIZI BİLİYORMUSUNUZ VE TÜKETİLMEDEN TÜKETMEYİ BAŞARABİLİYORMUSUNUZ ?
Tüketicileri korumaya yönelik olarak yapılan bu düzenlemelere rağmen halen satıcı ve sağlayıcı firmalar ile tüketiciler arasında sorunlar yaşanmaya devam etmekte ve maalesef tüketiciler ciddi mağduriyetlere uğramaktadırlar.
Bu mağduriyetlere neden olan hususlardan bir tanesi de e-ticaret sitelerinden yapılan alışverişlere ilişkin olarak önümüze çıkmaktadır.
Mesafeli sözleşmeler olarak da Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda yer alan bu alışveriş yöntemine ilişkin sıklıkla yaşanan sorunlar şu şekildedir;
1-Cayma hakkını kullanan tüketicinin malı iadesi neticesinde kargo ücretinin iade edilmeyerek, toplam ödenen tutardan mahsup edilerek tüketiciye ödenmemesi
2-Web sitesinde görseli yayımlanan ürün ile teslim edilen ürünün benzerlik taşımaması
3-Sebep göstermeden cayma hakkının 7 gün olduğunun bildirilerek tüketicilerin yanıltılması ve haklarının kısıtlanması
4-Satın alınan ürün ile ilgili olarak tüketicinin cayma hakkını kullanmasına rağmen, ücret iadesinin söz konusu olmadığının belirtilmesi ve belirli süre ile geçerli hediye çeki verileceğinin beyan edilmesi
5-Satın alınan ürüne ilişkin mal bedelinin kredi kartından mükerrer tahsil edilmesi
6-Malın stokta bulunmaması ileri sürülerek teslimatın gerçekleştirilmemesi
Mesafeli sözleşmelerde genelde ve sıklıkla yaşanan ve yukarıda saydığımız sorunlara ilişkin Tüketicilerimizin hakları korunmakta olup, bu tip hususlar ile karşılaşan tüketicilerimizin aşağıdaki haklarını bilmesi ve kullanması önem arz etmektedir.
1-Satıcı ve sağlayıcı Tüketicinin cayma hakkını kullandığına ilişkin bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren on dört gün içerisinde, varsa malın tüketiciye teslim masrafları da dahil olmak üzere tahsil edilen tüm ödemeleri iade etmek ile yükümlüdür. Hiçbir şekilde satıcı veya sağlayıcı iade edeceği tutardan kargo masrafını mahsup ederek para iadesi yapamaz.
2-Tüketiciler söz konusu e-ticaret sitesinde beğendiği ve siparişini verdiği ürünün görselini print etmek yada fotoğrafını çekerek saklamak yoluna mutlaka gitmelidir. Çünkü beğendiği ürün ile teslim edilen ürün arasında fark olması durumunda bunun ispatı tüketici tarafından kolaylıkla sağlanacaktır.
3- Tüketiciler on dört gün içerisinde “ HERHANGİ BİR GEREKÇE GÖSTERMEKSİZİN” ve cezai şart ödemeksizin cayma hakkına sahiptir. On dört günlük süre mal teslimine ilişkin sözleşmelerde tüketicinin veya tüketici tarafından satıcıya bildirilen üçüncü kişinin malı teslim aldığı gün başlamaktadır. Önemli hususlardan bir tanesi de teslim tarihinin kontrol edilmesi ve buna göre teslim –tesellüm evrakının imzalanması gerekmektedir.
4-Cayma hakkına ilişkin bildirimin satıcı firmaya ulaşmasından itibaren engeç on dört gün içerisinde ürüne ilişkin tahsil edilen tüm bedellerin “ İADE EDİLMESİ” gerekmektedir ve bu husus kanunda zorunluluk olarak kaleme alınmış ve satıcı firma’ya farklı bir hususu Tüketiciye önerme hakkı tanınmamıştır.Kanunun emredici maddesi olup,satıcı firmanın bu hususa uyma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sebeple satıcı firma ücret iadesinin söz konusu olmadığı yönünde bir beyanda bulunamayacağı gibi hediye çeki adı altında bir alternatif öneremez.
5-Tüketicilerimiz e-ticaret sitelerinden alışveriş yaparken ödemelerini banka havalesi yada sanal kart aracılığı ile yapmaya dikkat ve özen göstermelidirler. Yüklü limitleri olan ana kredi kartları ile ödeme yapmak yerine satın alacağı ürünün fiyatı kadar sanal kartlarına limit yüklemeleri ve söz konusu kredi kartından ürün bedelinin tahsil edilmesi akabinde de sanal kart limitlerini sıfırlamaları ileride mükerrer bir çekimin/tahsilatın yapılmasının önüne geçebilecek en önemli tedbirdir.
6-Satıcı veya sağlayıcı tüketicinin siparişinin kendisine ulaştığı tarihten itibaren taahhüt ettiği süre içerisinde mal teslimini yerine getirmek zorundadır ve mal satışlarında bu süre her halükarda otuz günü asla geçemez. Satıcının mal teslimini azami otuz gün içerisinde gerçekleştirememesi durumunda Tüketicinin sözleşmeyi fesih etme hakkı bulunmaktadır. Satıcı sözleşmenin fesih edildiğinin bildiriminin kendisine ulaşmasından itibaren on dört gün içerisinde mal bedelini teslimat masrafları ve yasal faiziyle birlikte Tüketiciye ödemek zorundadır. Dikkat ediniz “ YASAL FAİZİYLE” birlikte iade edilmek zorundadır. Tüketicilerimiz bu hususu maalesef gözden kaçırmakta ve satıcı firmalarda işlerine gelmediği için bu hususta tüketicinin talep hakkı olduğu konusunda hiçbir bilgilendirme yapmamaktadırlar. Malın stokta bulunmaması durumu, mal tesliminin yerine getirilmesinin imkânsızlaşması olarak öne sürülemez ve Tüketiciler tarafından da kabul edilemez.
Son Söz;
Haklarımızı aradıkça ve aramaya devam ettikçe haksızlıklar önce azalacak ve sonrasında da ortadan kalkacaktır.
Tükenmeden tüketebilmeniz dileği ile.
R.Sefa KABAALİOĞLU
SATICILARIN SİZİ MAĞDUR ETMESİNE İZİN VERMEYİNİZ
858.021 Başvuru / Bankacılık İşlemleri [ Tüketici Kredisi, Kredi Kartı ve Konut Finans Sözleşmeleri ]
218.578 Başvuru / Ayıplı Mal ve Hizmetler
65.504 Başvuru / Mesafeli ve Abonelik Sözleşmeleri
13.401 Başvuru / Taksitli,Ön ödemeli satışlar, İşyeri dışında satışlar
Tüketicilerimizin en çok mağdur edildiğini düşündüğü ve bu yönde % 74.26 oranı ile başvuruda bulunduğu işlemler özellikle bankacılık sektörüne ait olup, ondan sonra % 18.92 oran ile “ Ayıplı Mal ve Hizmet “ alımından kaynaklanmaktadır.
2016 yılının ilk 9 ayında Tüketici Sorunları Hakem heyetlerine yapılan müracaatların % 87’sinin tüketici lehine kalan % 13’ünün ise tüketici aleyhine sonuçlandığı görülmektedir.
Her gün yüzlerce / binlerce tüketici alışveriş yaptığı firmalar tarafından mağdur edilmekte ve hak mağduriyetine uğratılmaktadır. Haklarını ve hak arama yollarını bilen ve bu konuda yeterli bilince sahip tüketicilerimiz haklarını aramak için gerekli müracaatlarını yaparak, bu müracaatlar sonunda kanunun kendilerine sağladığı haklar çerçevesinde hak mağduriyetinden kurtulmaktadır.
Ancak bir o kadar tüketicide haklarını ve hak arama yollarını bilmediği için uğradığı mağduriyeti sineye çekmekte ya da şimdi ben bununla mı uğraşacağım diyerek hak arama sürecine girmemektedir.
Bu yazımızın konusu da bu aşamada devreye girmekte ve “ ayıplı mal” ile karşılaşan tüketicilerimize haklarını ve hak arama yollarını göstermeye ve farkındalıklarını arttırmaya yöneliktir.
Öncelikle yürürlükteki kanun ayıplı malın tanımını aşağıdaki detayda yapmaktadır;
“Tüketici ile kararlaştırılan örnek ve modele uygun olmayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran, maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar ayıplı olarak kabul edilir.”
6 ay içerisinde ortaya çıkan ayıbın, sözleşmenin kurulduğu anda var olduğu kabul edilmekte ve söz konusu ayıbın olmadığının ispatı “ satıcı firmaya” ait olmaktadır.
Ayıplı mal satın alan müşteri söz konusu ayıbı satıcı firmaya bildirmesinin akabinde söz konusu ayıbın giderilmesi yönünde seçimlik hakları vardır ve bu seçimlik haklardan hangisini seçer ise satıcı firma bunu uygulamak ve yerine getirmek zorundadır. Yürürlükteki kanun bu seçimlik hakların yerine getirilmesinde görüleceği üzere emredici bir ifade kullanmaktadır.
Tüketicinin satın aldığı malın ayıplı çıkması durumunda aşağıda yer verdiğim seçimlik haklarından bir tanesini satıcı firmadan talep edebilir; Şöyle ki;
1-Bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme,
2-Malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi,
3-Ayıp oranında bedel indirimi,
4-Ücretsiz onarım isteme
Ayıplı mal satın alan ve maldan beklediği asgari faydaların mevcut olmadığını gören ve bunun akabinde yukarıda yer alan seçimlik haklarından bir tanesinin yerine getirilmesini talep ettiği satıcı tarafından red edilen tüketici bu defa hakkını aramak için ikametgâhının bulunduğu ya da malı satın aldığı yerdeki kaymakamlıkl içerisinde bulunan Tüketici Sorunları Hakem heyetine başvurarak mağduriyetlerinin giderilmesini talep etmelidirler.
Önümüzdeki yazılarda hakem heyetlerine müracaat tutarları, hakem heyetlerinin çalışma şekilleri hakkında daha detaylı bilgiler aktaracağım.
HAK ARANDIKÇA, HAKSIZLIKLAR AZALACAKTIR.
Tükenmeden tüketebilmeniz temennisi ile,
Sefa KABAALİOĞLU
858.021 Başvuru / Bankacılık İşlemleri [ Tüketici Kredisi, Kredi Kartı ve Konut Finans Sözleşmeleri ]
218.578 Başvuru / Ayıplı Mal ve Hizmetler
65.504 Başvuru / Mesafeli ve Abonelik Sözleşmeleri
13.401 Başvuru / Taksitli,Ön ödemeli satışlar, İşyeri dışında satışlar
Tüketicilerimizin en çok mağdur edildiğini düşündüğü ve bu yönde % 74.26 oranı ile başvuruda bulunduğu işlemler özellikle bankacılık sektörüne ait olup, ondan sonra % 18.92 oran ile “ Ayıplı Mal ve Hizmet “ alımından kaynaklanmaktadır.
2016 yılının ilk 9 ayında Tüketici Sorunları Hakem heyetlerine yapılan müracaatların % 87’sinin tüketici lehine kalan % 13’ünün ise tüketici aleyhine sonuçlandığı görülmektedir.
Her gün yüzlerce / binlerce tüketici alışveriş yaptığı firmalar tarafından mağdur edilmekte ve hak mağduriyetine uğratılmaktadır. Haklarını ve hak arama yollarını bilen ve bu konuda yeterli bilince sahip tüketicilerimiz haklarını aramak için gerekli müracaatlarını yaparak, bu müracaatlar sonunda kanunun kendilerine sağladığı haklar çerçevesinde hak mağduriyetinden kurtulmaktadır.
Ancak bir o kadar tüketicide haklarını ve hak arama yollarını bilmediği için uğradığı mağduriyeti sineye çekmekte ya da şimdi ben bununla mı uğraşacağım diyerek hak arama sürecine girmemektedir.
Bu yazımızın konusu da bu aşamada devreye girmekte ve “ ayıplı mal” ile karşılaşan tüketicilerimize haklarını ve hak arama yollarını göstermeye ve farkındalıklarını arttırmaya yöneliktir.
Öncelikle yürürlükteki kanun ayıplı malın tanımını aşağıdaki detayda yapmaktadır;
“Tüketici ile kararlaştırılan örnek ve modele uygun olmayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran, maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar ayıplı olarak kabul edilir.”
6 ay içerisinde ortaya çıkan ayıbın, sözleşmenin kurulduğu anda var olduğu kabul edilmekte ve söz konusu ayıbın olmadığının ispatı “ satıcı firmaya” ait olmaktadır.
Ayıplı mal satın alan müşteri söz konusu ayıbı satıcı firmaya bildirmesinin akabinde söz konusu ayıbın giderilmesi yönünde seçimlik hakları vardır ve bu seçimlik haklardan hangisini seçer ise satıcı firma bunu uygulamak ve yerine getirmek zorundadır. Yürürlükteki kanun bu seçimlik hakların yerine getirilmesinde görüleceği üzere emredici bir ifade kullanmaktadır.
Tüketicinin satın aldığı malın ayıplı çıkması durumunda aşağıda yer verdiğim seçimlik haklarından bir tanesini satıcı firmadan talep edebilir; Şöyle ki;
1-Bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme,
2-Malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi,
3-Ayıp oranında bedel indirimi,
4-Ücretsiz onarım isteme
Ayıplı mal satın alan ve maldan beklediği asgari faydaların mevcut olmadığını gören ve bunun akabinde yukarıda yer alan seçimlik haklarından bir tanesinin yerine getirilmesini talep ettiği satıcı tarafından red edilen tüketici bu defa hakkını aramak için ikametgâhının bulunduğu ya da malı satın aldığı yerdeki kaymakamlıkl içerisinde bulunan Tüketici Sorunları Hakem heyetine başvurarak mağduriyetlerinin giderilmesini talep etmelidirler.
Önümüzdeki yazılarda hakem heyetlerine müracaat tutarları, hakem heyetlerinin çalışma şekilleri hakkında daha detaylı bilgiler aktaracağım.
HAK ARANDIKÇA, HAKSIZLIKLAR AZALACAKTIR.
Tükenmeden tüketebilmeniz temennisi ile,
Sefa KABAALİOĞLU
KONUT KREDİSİ KULLANIRKEN DİKKAT!
Sözleşme içerisinde yer alan ifade aynen aşağıda yer aldığı şekildedir:
‘’Bankanın gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki tüm şubeleri tarafından adı geçen lehine açılmış ve açılacak konut finansmanı, tüketici kredileri ve her türlü krediler nedeniyle………..’’
Siz söz konusu bankadan konut finansmanı için kredi kullanıyorsunuz ve sadece konut kredisi için ipotek veriyorsunuz, böyle bir durumda daha önce söz konusu bankada kullanmış olduğunuz ya da kullanacağınız tüketici kredileri için taşınmazın ipotek kapsamına alınmasına müsaade etmemeniz gerekmektedir.
Diğer yandan aynı sözleşmede;
‘’Adı geçenin bankaya doğmuş ve doğacak tüm borçlarından …………….Türk Lirasına kadar olan kısmı….’’denilmekte ve eğer 100.000.TL kredi kullanıyor iseniz bu tutarın %100 fazlası ile ipotek tesis edilmektedir. Yani 100.000.TL’lık borcunuz için 200.000.TL ipotek konulmaktadır. Neden % 100 fazlası ile diye sorduğunuzda “ Söz konusu kredinin ödenmemesi nedeniyle tüm doğacak alacaklarımızın karşılanması amacıyla “ cevabı ile karşılaşmaktasınız.
Oysaki bu % 100 fazlası ile ipotek konulması hususu geçmişten gelen bir alışkanlık olup, bankalar lehine olan bir husus olması nedeniyle güncel ve yürürlükte bulunan kanun maddesine uygun hale getirilmemektedir .
Mevcut kanun maddesine bir göz atalım;
Borçlunun temerrüde düşmesi halinde konut finansmanı kuruluşu borçluya temerrüt tarihinden itibaren beş iş günü içerisinde iadeli taahhütlü posta yoluyla bildirimde bulunmakla yükümlüdür.
Konut finansmanı kuruluşu, geri ödemelerin yapılmaması halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak tüketicinin birbirini izleyen en az iki ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Konut finansmanı kuruluşunun bu hakkını kullanabilmesi için en az bir ay süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir.
Yukarıda yer alan maddeyi açıkladığımızda banka, tüketicinin 90 gün içerisinde önce iki taksit ve sonrada 30 günlük süre sonundaki taksit ile birlikte 3 taksiti ödemede temerrüte düşmesi halinde taşınmaz üzerindeki hakkını kullanmak üzere konut finansmanı sözleşmesini fesih ettiğinde söz konusu konutu satışa çıkarmak zorundadır.
Böyle bir durumda satışa çıkarılan konut için icra dairesi nezdinde tüm işlemler ve süreler banka avukatları tarafından sıkı takip edildiği ve süresinde icra dairesi nezdinde müracaatların yapıldığı varsayıldığında iş yoğunluğu çok olmayan illerimizde 3-4 ay, nüfusun fazla olduğu metropol illerde ise 6-7 ay içerisinde satılacağını öngördüğümüzde bankanın tahsil edemediği faiz tutarı 100.000.TL’lık kredi için yaklaşık 7.000.TL olacak ve diğer masraflar ile avukata ödenecek vekâlet ücreti 15.000.TL’yı geçmeyecektir. Görüleceği üzere kredinin ödenmemesi durumunda bankanın karşılaşacağı azami masraflar yaklaşık 22.000.TL olacak ve bu da verilen kredinin % 22’sine tekabül edecektir. O halde neden %100 fazlası sorusunun tüketici tarafından sorulması gerekmektedir!
Son olarak ipotek akdine madde olarak eklenen aşağıda yer alan ifadeyi irdeleyelim;
Bugünkü temerrüt faizi oranı % 14.04,bugünkü yıllık faiz oranı % 10.80 olup, değişkendir.
Öncelikle kanun maddesine bakmakta fayda vardır;
Sözleşmede belirtilmek suretiyle konut finansmanına yönelik kredilerde ve finansal kiralama işlemlerinde faiz oranı sabit, değişken veya aynı kredi için her iki yöntem esas alınmak suretiyle belirlenebilir. Oranın sabit olarak belirlenmesi halinde sözleşmede başlangıçta belirlenen oran her iki tarafın ortak rızası dışında değiştirilemez. Oranın değişken olarak belirlenmesi halinde ise, başlangıçta sözleşmede belirlenen oran, dönemsel geri ödeme tutarı yine başlangıçta sözleşmede belirlenecek olan azami dönemsel geri ödeme tutarını aşmamak koşuluyla ve yine sözleşmede belirlenecek yurt içinde veya yurt dışında genel kabul görmüş ve yaygın olarak kullanılan bir endeks baz alınarak değiştirilebilir. Oranların değişken olarak belirlenmesi halinde bu yöntemin muhtemel etkileri konusunda tüketicilerin bilgilendirilmesi şarttır. Bu amaçlarla kullanılabilecek referans faizler ve endeksler Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, tüketicilerin bilgilendirilme yöntemlerine ilişkin usûl ve esaslar ise Bakanlık tarafından belirlenir.
Görüldüğü üzere konut finansmanına yönelik kredi işlemlerinde sabit, değişken ve aynı kredi için her iki yöntem kullanılmakta ve bu belirlenen yöntemlerin farklı uygulamaları söz konusu olmaktadır. Tüketiciler banka ile görüşürken ve bankaların internet sitelerinde yaptığı duyurularında konut finansmanı kredi oranının “ SABİT / DEĞİŞKEN” olduğuna dair bir ibare yer almamakta ve aynı zamanda bankaların bireysel müşteri temsilcileri de tüketici ile görüşmelerinde faiz yöntemine ilişkin hiçbir bildirimde bulunmamaktadır. Ancak gördüğünüz üzere banka “ İpotek Akdine” söz konusu faizin DEĞİŞKEN olduğunu belirtmekteve bu ifadeyi altını çizerek, kalın olarak sözleşme maddelerine almaktadırlar.
Tüketiciler bu hususa dikkat etmedikleri ve “ SABİT OLARAK” düzelttirmedikleri takdirde kredi ödeme sürecinde geri ödeme tutarlarının değiştirilmesi ile karşılaşabilirler.Bu sebeple mutlaka ipotek akdini ve konut finansmanı sözleşmesini okuyunuz,inceleyiniz ve her iki belgede yer alan bilgilerin aynı olmasına dikkat ediniz.
Son söz;
Size imzalatılmak istenen tüm belgeleri okuyunuz, anlamadığınız hususları mutlaka araştırınız.
Tüketilmeden, tüketebilmeniz temennisi ile.
R.Sefa KABAALİOĞLU
Kredi Kartına Sıfır Faizli Nakit Avans Aldatmacası
Piyasa yapıcı bankaların tamamı bu tip kampanyalar düzenlemekte ve tüketiciler pahalı şekilde borçlandırılmaya çalışılmaktadır. Çağrı merkezlerindeki çalışanlar tarafından arandığınızda “Kredi kartımızı kullandığınızı ve ödemelerinizi düzenli yaptığınızı görüyoruz ve bu sebeple size “SIFIR FAİZLİ” 1.000 TL nakit avansı 9 ayda 111.11 TL taksitler ile ödemeyi teklif ediyoruz’’ şeklinde bilgi aktarılmaktadır.
Arandığınızda nerde olduğunuz önemli değildir. Arabada, işyerinde, cafede ve herhangi bir yerde ve eğer paraya ihtiyacınız var ise “SANKİ SİZE ÖZEL TANIMLANMIŞ” bir jest yapılıyormuş gibi algılanarak çoğu tüketici tarafından bu teklifler maalesef kabul edilmektedir. Oysa ki, bu tip bir para kullanımı halen geçerli olan krediler içerisinde en pahalı ve en fahiş olanıdır.
Geçen gün yine bu konuda aldığım bir çok telefondan bir tanesine vaktimin müsait olması nedeniyle yanıt verdim ve çağrı merkezi çalışanı ile görüşmeye başladım. Çağrı Merkezi elemanı “Efendim uzun zamandır bankamız kredi kartını kullandığınızı ve ödemelerinizi çok düzenli yaptığınızı tespit ettik ve bankamız size “SIFIR FAİZLİ” 9 ayda 111.11 TL ödemeli 1.000 TL kredi kartına nakit avansı kullanımınıza tahsis etti, ”ONAYLIYOR MUSUNUZ? deyince ben de “Sıfır Faizli” kredi olur mu? Bankalar ödünç verdikleri paraya bir kira almalıdır, aksi durumda zarar eder. Üstelik bankaların bağlı olduğu ve denetlendiği BDDK isimli bir kurum var ve bu kampanyaya ne diyor? dediğimde aldığım yanıt tekrar “EFENDİM SIFIR FAİZLİ“ dir bu kredi cevabını aldığımda, peki hiçbir masraf yok mu, komisyonda mı almıyorsunuz dediğimde çağrı merkezi elemanı “SADECE 95 TL“ alıyoruz diye yanıt verdi.
Yani SADECE 95 TL, hani bazen seyyar satıcılar “YALNIZCA …….. ŞU KADAR” derler ya, hani ödenecek parayı küçümseyerek,o cinsten bir pazarlama yöntemi! Şimdi gelin “SADECE 95 TL” ifadesinin faiz oranı olarak yansımasına bakalım. Söz konusu alınan 95 TL komisyonun ya da kesintinin faiz oranı olarak karşılığı yıllık % 24,77 aylık % 2.06’dır.Bulduğumuz bu faiz oranına başka bir açıdan bakalım; banka size 152,56 günlük yıllık % 24.77 faiz oranından 905 TL borç para verdiğini düşündüğümüzde vade sonunda bankaya faizi ile birlikte ödenecek toplam tutar 1.000 TL’dır ve faiz tutarı 95 TL’ye tekabül etmektedir.
Burada en önemli konu, banka size eğer 9 ay vadeli bir ihtiyaç kredisi ya da Tüketici Kredisi vermiş olsaydı söz konusu 95 TL faizi ortalamada 152,56 günde tahsil etmiş olacaktı. Ancak bankanın kampanyasında söz konusu faiz tutarı, komisyon adı altında 1. gün tahsil edildiği için efektif faiz oranı yıllık % 26.10 ve aylık % 2.18’e denk gelmektedir. Bugün kredi kartlarına uygulanan “AKDİ FAİZ ORANI” aylık % 2.02 olup, bu oran aynı zamanda Kredili Mevduat faiz oranlarına uygulanan ile aynıdır.
Yani bankanın yaptığı kampanyada uygulanan faiz oranı Kredili Mevduat Hesap faiz oranından yüksektir. Bugün bankaların Tüketici Kredisi yada İhtiyaç Kredisine uyguladıkları faiz oranları tüketicilerin sahip olduğu Kredi Kayıt Bürosu notuna göre aylık % 1.09 ile %1.45 arasında değişmektedir. Bu sebeple “Bankaların yaptıkları bu tip kampanyalar “ tüketicilerin algılarını yanlış yönlendirmeye yönelik, fahiş kampanyalardır. Hiç bir tüketici “Finansal Matematik, paranın zaman değeri, anüite hesapları, gelecekteki paranın bugünkü değeri” gibi uzmanlık gerektiren konuları bilmek zorunda değildir.Bu sebeple tüketicilerin bu tip kampanyalara itibar etmemesini ve paraya ihtiyaç duyduklarında en uygun faiz oranını veren bankalardan Tüketici/İhtiyaç Kredisi kullanmalarını öneririm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder